Turizm-Pazarlama-Hikayeler

Okudum mu, duydum mu yoksa rüyamda mı gördüm bilmiyorum ama şöyle bir şey hatırlıyorum. Birisi vakti zamanında şöyle demişti:
"Avrupa'ya gittiğinizde her yere bir hikaye uydurmuşlar, yok burda şu olmuş, şuraya gidersen bu oluyormuş, şunu yaparsan zengin olurmuşsun vs..Aslında hiç bir şey olmasa da adamlar bu hikayeler sayesinde en dandik yerlere bile turist çekiyorlar, bizde her bir şey olmasına rağmen pazarlamasını bilemiyoruz, biz de hikaye bile yok doğru dürüst"


Biraz önce Bora Bilgin'in hastalardan öğrendiklerim bloğunda Mırra ile ilgili
-Mırra içen batılı turistlerin ballandırarak anlattıkları fincanı yere bırakırsan altınla doldurma, evlendirme hikayelerinin gerçek olup olmadığını sordum.
-Yok abi öyle şeyler”
dedi
-Üst üste iki fincan içilmesi şartmış, öyle mi?” dedim
-Yok abi yok, isteyen bir içer, isteyen üç”
dedi.
kısmı dikkatimi çekti. Gerçekten de vakti zamanında bende fincanı bırkatığım için bahşiş bıraktım arkadaşımın bırakmasını da keyifle izledim. Ve güzel bir anı olarak kaldı bu bizde. O hikaye gerçek değil miymiş? Ben güzel vakit geçirdikten sonra kimin umrunda!

Evet evet hikayeler oluşmalı ve çoğalmalı bu şekilde hem yerli hem yabancı turist sayısı artacak bir çok yer olacaktır Türkiye'de... Ama bu hikayeler bir yazara havale edilip PR marifetiyle yapılmamalı gizli bir womm efsanesine dönüşmeli. Bu vakitten sonra o nasıl yapılır pek bir şey gelmiyor aklıma şu anda maalesef...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sayın blogger mırra nedir biraz acarmısınız? niye altını dolduruyosunuz?
h k dedi ki…
ekşisözlükte bol bol yazmışlar sayın biberlik ve diğer okurlar, mırra kelimesindeki linke tıklamanız yeterli:)
Eren Kumcuoğlu dedi ki…
Değer katmak şart. Küçük bir hikaye olur, şehir efsanesi olur, herşey olur. Yeter ki insanlara eğlenebilecekleri, özel bir şey yaptıkları hissi verilebilsin... Bence turizm'de çok önemli bir şey bu konseptlerin pazarlanması...

Popüler Yayınlar